Şu an Viyana’dayız. Tam olarak kaç gün olduğundan emin olamadığım son birkaç gün son derece dolu dolu, ve sanki her zamankinden daha hızlı geçti.
Yola çıktığımız ilk andan bu yana notlar alıyorum. Bugün de yazmaya başlamazsam, toparlayamamaktan korkmaya başladım. Neyse fazla uzatmadan olan bitenleri yazsam sanırım daha iyi olacak. Böylece siz de ne çok şey yaşadığımızı görürsünüz.
İlk plan Cumartesi gecesi erkenden yatmak (en azından kaptan şoför için) ve Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece 02 – 03 gibi İstanbul’dan Kapıkule’ye doğru yola çıkmak, saat 5-6 gibi Kapıkule’yi geçip, gece karanlığına kalmadan Sırbistan-Macaristan sınırının Macar tarafına geçmek ve hemen sınırda arabada yatmaktı. Gezenbilir forumlarında yazmıştı birileri, işler kağıt üzerinde olduğu gibi olmuyor diye… haklıymış, işler kağıt üzerinde olduğu gibi olmuyormuş… gezen, gerçekten de biliyormuş!
Cumartesi gecesi saat 8 civarında ben artık yatsam demeye başladım. Ama hiç uykum yok ve içinden de hiç uyumak gelmiyor. Hala yatağa gitmediğimi belli etmeden saat 10’a kadar dolandım ortalarda, sonra, ‘Artık sen yatsana’lar başladı. Olmaz! Yatmak istemiyorum ki! Ne yapsam da bu işten sıyırıp yatmasam derken, Tülay harika çözümü buluverdi: ‘Niye yatıyorsun ki şimdi?’ dedi, ‘Bir bardak çay içelim, sonra da çıkalım yola.’ Hani derler ya, körün istediği bir göz, diye, ben zaten dünden razıyım bu plana, yeter ki yatmayayım.
Baldız, Richi, Tülay, Derin ve ben bir süre daha çene çalıp çay içtik ve Cumartesi gece yarısından hemen sonra, saat 00:20 gibi İstanbul’dan yola çıktık. Kavacık’tan çıkarken kızım 110 km. giderim diyordu, ben de hemen bir benzinlik arama ihtiyacı hissetmedim. Ama aklınızda olsun, İstanbul’dan Kapıkule yönüne ilk benzinlik yaklaşık 80 km. sonraymış. Kızım yavaş yavaş sızlanmaya, mazut mazut diye bağırmaya başladığında ve gidebileceği mesafe 30 km.ye düşünce, gecenin bir yarısı otoyolda kalmaktan korkan bendeniz, Kumburgaz’a dönmeye karar verdim. Kumburgaz’da mazut doldurduk ama çok da fazla almamaya özen gösterdik çünkü sınırdaki 1,20€’luk mazut var aklımızda. Mazut meselesi hallolunca, Tülay oğluna eşlik etmek için arkadaki yatağa geçmeye karar verdi ve ben de ona engel olmadım!
Kumburgaz falan derken Kapıkule’ye varmamız 03:30’u buldu. Bu arada İstanbul’da mumla aradığım uyku kendini epeyce hissettiriyor olduğu için şansımı zorlamamaya karar verdim ve Kapıkule’den 3-4 km. mesafedeki tesislere çektik ve ben arkaya geçtim, Tülay öne geldi ve 2,5 saat kadar arabada uyuduk. Uyuduğumuz otoparkta Jandarma nöbet tutuyordu ve son derece rahat bir şekilde geceyi geçirdik. Bazı gurbetçilerimiz parktaki banklarda uyuyorlardı.
Sabah 05:45’te uyandık, kızımı kaldırdım ve tesisin tuvaletine yollandık. Bu tatilde en büyük problemimizin tuvalet olmasını bekliyoruz. Arabada son derece rahat bir şekilde uyuyabiliyoruz, ama ne yazık ki henüz bir tuvaletimiz yok ve uygun ve temiz yerler bulmaz sorun olabilir. Oluyor da! Güzel yurdumun akıllı tuvaletçisi, salak yolcuları soymayı kafaya koymuş bir kere! Pislik içinde tuvaletler, tuvalet kağıdı mı, o da ne ola ki gardaş? olayı var. Ve bunun için de 1 YTL’cik talep ediyor. Tuvalet pis olunca tuvalet pisti, sana para vermiycez denebiliyor mu bu ülkede? Ya da bunun için Tüketici hakları hakem heyetine başvurmak mümkün mü acaba?
Neyse, hakem heyetiyle şimdi uğraşmayalım diye düşünüp kolayca kazandığımız 1’er YTL’mizi pis tuvaletçiye veriyor ve gümrüğe doğru ilerliyoruz. Bir sonraki tuvalet güzel olabilir mi umuduyla yine duruyoruz ama hiç ümit yok! Kahvaltılık bir şeyler alıyor ve her yerdekinin iki katı para ödyürum. 1 kutu kolanın fiyatı 1,75!
Saat 06:30 gibi Türk gümrüğüne giriş yapıyoruz. Herhangi bir sorun çıkmadan, biraz sıra bekleyerek Türk tarafındaki işimizi 07:10 gibi bitip Bulgar gümrüğüne geçiyoruz. Bulgarlar işi elektroniğe dökmüşler, bankolar arasında hareket ederken bize bir küçük flash disk veriyorlar ve her işlem bu diske kayıt ediliyor.
Bu arada, yola çıkmadan önce sorup durmuş ama bir türlü yanıt alamamıştım, gümrükten nasıl geçilir diye, yanıt alamamamın nedeni, verecek bir yanıt olmamasıymış; sadece evraklarınızı hazır ediyor ve önünüzdeki arabanın peşine takılıyorsunuz, hepsi bu. Arabadan inmeniz bile gerekmiyor, tabi sizden rüşvet almaya çalışan Sırp gümrükçülerle muhatap olmuyor, ya da arabanızı kontrol etmek isteyen bir gümrükçü ile karşılaşmıyorsanız.
Şu an saat çok geç ve çok uykum geldiği için yarın devam etmek üzere huzurlarınızdan ayrılıyorum.